Ne yasa, Ne Tanrı, Ne efendi!
1. Hiç kimse, kul ya da köle olarak
tutulamaz.
2. Hiç kimse zorla çalıştırılamaz ve
zorunlu çalışmaya tabi tutulamaz.
Demokrasinin bel kemiği olan ve
insanların demokrasiden kustuğu Avrupa’nın, Avrupa Birliği Haklar
Bildirgesi’nin kölelik ve zorla çalıştırılma konulu beşinci maddesi. Dünyanın
en demokratik ülkesinden tutun üçüncü dünya ülkelerine kadar genel geçer bir tanım
olarak özgürlük aynı kalıplara sığdırılmıştır. Ortak payda ise her zaman
belirli bir çevre tarafından hazırlanması, sistemi sarsmayacak ve karşı
durulacak çatlaklar oluşturulamayacak bir temsil benimsemesidir.
Her alanda özgürlükleri hazırlayan ve
bir nimet gibi sunan bir kutsal bir elin olması bireylerin yumuşak karınlarını
sıvazlar. Aynı zamanda bütünleşik sorgulama yollarını tıkayan duvarlar örer. Bu
tarihte yeni olmamakla beraber ince hesaplanmış bir fikrin kurgusudur.
Şartların değişikliği yolları etkilemiş olup, uyanma niteliği olan fikirlerin
kanallarını tıkamaya hazır bir hale getirilmiştir.
Peki bunca yoğun çaba ile sistematik bir
biçimde saklanan şey nedir? Bunu keşfedenler muhtemelen bağışıklık kazanmış bu
bünyenin kanlı ellerinde mezara gömülmüştür. Gömülen asla bedenler değil,
fikirler olmuştur. Gömülen fikirlerin tasvirini en iyi biçimde nefes alanlarda
görüyoruz.
Toplumun ölüm sükuneti normalleşti.
Çünkü tüm şartlar hazırlandı. Olası bütün sorunlara karşı savunma(saldırı)
yöntemleri bütün bireylerin belleklerine yerleştirildi. Ve bu o kadar sevimli
bir şekilde kabul ettirildi ki aksini düşünmek veya karşı gelme cüretini
göstermek hala algıladığınız gibi.
Standartların laissez faire, laissez
passer! otokontrolünde terbiye edilmesi kadar yapay ve basit matematiğinin
sürdürülmesi tesadüf mü yoksa? Her alanda özgürlükler tanımlandı ve verildi.
Ama bunda ters giden şey özgürlüğün tamamen verilecek bir şey olmaması.
Özgürlük kimsenin bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler söylemine ihtiyaç
duymayan ve sahip olunan bir şeydir. yüce bir tasaro ile bu kişilere kabul
ettirildi. Bu iki ucu keskin bıçak sırtı inanç bireyleri sadece ilkel kölelik
standardından, modern kölelik statüsüne yükseltti. İnsan hayatında gelişme
gösteren en büyük buluş bu olsa gerek.. İnsanlar kırbaç zoruyla değil güle
oynaya, yüce bir amaç sanarak köleliği kabul edebiliyor.
Ufku geniş hayallere, dar ve engebeli
yollardan ulaşmaya çalışan insanlar her gün sekiz ve üzeri saatlik kölelik
sözleşmesine heyecanla tapıyor. Hatta bunun için eğitim alıyor. Eğitimli
kölelik, geleceği parlak tanımının bir ömür mesaisini
karşılıyor. Peki neden bu kölelik kabul edilir? Daha çok
zenginlik,güç,varlık,özgüven… hepsi labirentin diğer ucunda bekliyor. Yapılması
gereken bu toplum sözleşmesine uymak, daha çok çalışmak, ömrünü bu dar yolda
koşmakla geçirmek ve asla sistemin kimyasını bozacak düşüncelerde bulunmamak.
Eğer yeterince iyiysen ve bireysel
olarak diğerlerinin içinden sıyrılırsan sen sistemin kurduğu renkli
hapishanenin renkli odasını hak etmiş bir ‘başarılı’ olursun. Arkanda
bıraktığın kitle sana özenir ve senin yolundan gitmeye çalışır. Tam bir savaş
bırakmışsındır ardında. Herkes senin gibi olmak için kendinden vazgeçer.
Sistemin motivasyon taktikleri onları da heyecanlandırır. Ve’ evet sen de
yapabilirsin!’ der. Halbuki bu başarılı olabilecek kitle yüzde
birden bile az ki bunlara sadece somut delil olma karşılığında izin verilir
yoksa sistemin ahlaklı ve adil yapısından kaynaklanmıyor. Bunu gelir
adaletinden, yaşam standartlarından okuyabiliyoruz. Boşa kürek
çekilen sulara hapsolunan yaşamlar böylece neden kürek
çekmek mecburiyetinde olduğunu usulca unuttu. Yalnızca
ezberledikleri gibi kürek çekmekle ilgileniyorlar.
İnsan belleği her şeyi
unutabilir,köleliği kabul edebilir, boşa kürek de çekebilir. Yalnızca
bedeninden şunu sökemez. Ahlaki sorumluluklarını ve özgürlüğe olan inancını. Bu
yüzdendir ki özgürlüğün kapatıldığı empoze edilen sandığa
ulaşmak için köleliği kabul eder.
Burada komik olan tek şey öyle bir
sandık olmaması. Koca bir kandırılma durumundan başka hiçbir şey değildir bu.
Zaten sahip olduğun şeyi talep edemezsin. Zaten sahip olduğun şeyi de kimse
sana veremez. Ne kişiler, ne yasalar, ne Tanrılar…
"Bugün dünyada ne özgürlük
var,ne de güvenlik: Zengin olsun,yoksul olsun, hiçbir insan, dünya üzerinde tek
bir köle kalmayana dek güvende değildir."
Emma Goldman
Yorumlar
Yorum Gönder