Kayıtlar

revolution etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sosyal devlet

  Herkesin sosyal devlet tanımını sessiz  harflerle bile olsa sorguladığı bir döneme geldik. Kaçınılmaz olan bu sınıflarüstü muhakemenin kendini bir salgınla göstereceği tahmin edilmesi güç bir varsayımdı. Tarihte buna benzer örnekler varsa da bulamadım. Çoğu kavramın kırılma eşiğine geldiği şu günlerin mirasını yarına bırakma bilincine ne kadar hazır bir dünya var?   Literatüre yansıyan açıklamasıyla sosyal devlet ilkesi, devleti, tüm gerekli edimleri “insan onuruna yakışır bir yaşamı güvence altına almak için" yerine getirmek üzere yükümlendirmektedir. Ekonominin gereklerine ve toplumun ihtiyaçlarına uygun bir alt yapı, kapasiteli bir yol ağırım, trafik sisteminin kurulması, bakımı, enerji ve su ihtiyacının sağlanması ve günün ihtiyaçlarına cevap veren bir eğitim sisteminin kurulması gibi pratikte varlığı politik çıkarlar etrafında seyreden sistemin tezahürüdür. Bu anayasal güvencelerle koruma altına alınmış düzen "Toplumun tümü ve onun üyeleri birçok bakımlardan devle...

Medeniyetten ölüyoruz!

Adına medeniyet denilen 'şey' keşfedildiğinden beri gezegende ekolojik bir kıyamet yaratıldı. İnsanların insanlara karşı işgali bir yana insanların doğaya karşı bir savaşı söz konusu. Bunun sonucunda türler yok oldu, iklimler değişti , doğal denge bozuldu. İnsan işgali, önce doğayı sonra kendi aralarında bitmez tükenmez bir kavgaya, yıkıma ve yok etmeye girişti. Uygarlığın çaldığı çanlar, bize acil iki durumu işaret ediyor; küresel ısınma, petrol kullanım seviyesi. Duymazdan geliniyor belki ama bu ekolojik çöküşün sebebi sensin. Senin ihtiyaçların.. Şu konuda bir parantez açıp öyle devam edeceğim. Bu konuda bilinçlenmemiz  bilinçli olarak engelleniyor. Bunun bir örneği çevreci örgütler-kuruluşlar ve sinema sektörü. Çoğumuzun yakından tanıdığı doğayı koruma adına faaliyet gösteren o yeşil örgütler gibi örgütlerin takındığı maskenin altında kapitalist ve doğayı sömüren ilişkilerin bir ayağı haline gelmesidir. Diğeri sinema sektöründe bize gösterilen olası senaryoların yavanlı...

Sanat, 1 Film

Resim
   12 yıllık gece    La noche de 12 años / A Twelve Year Night, Alvaro Brechner imzalı 2018 yapımı bir film.. 1973 yılında Uruguay’da demokrasinin yerini askeri diktatörlüğün almasıyla yenilen Tupamaro Özgürlük Hareketi üyelerinden sağ kalıp mahkum edilen ve esir alınan üç kişinin yaşanmış insanlık dışı muamelenin kan donduran öyküsü. Bu mahkumlardan biri 2010 yılında Uruguay başbakanı seçilecek olan José Alberto "Pepe" Mujica Cordano'dır.    Kafka’nın Ceza Sömürgesi’nden bir alıntıyla başlayan 12 Yıllık Gece, Adam mahkûma baktı ve  memura sordu: “Mahkûm kaç yıl ceza aldığını biliyor mu?” Memur cevapladı: “Hayır, bunu kendi vücuduyla hissedecek.” tam da bahsedildiği gibi  askeri diktatörlüğün mahkumların hem fiziksel hem de zihinsel olarak çalınmış 12 yıllık hayatının izlerini kazıdı hafızamıza.   Bu üç mahkum her türlü işkenceye maruz kalması, en insani davranışlar olan konuşmak, yemek, ve tuvalet gibi ihtiyaçların bile faşizmin ayakla...

Ne yasa, Ne Tanrı, Ne efendi!

1. Hiç kimse, kul ya da köle olarak tutulamaz. 2. Hiç kimse zorla çalıştırılamaz ve zorunlu çalışmaya tabi tutulamaz. Demokrasinin bel kemiği olan ve insanların demokrasiden kustuğu Avrupa’nın, Avrupa Birliği Haklar Bildirgesi’nin kölelik ve zorla çalıştırılma konulu beşinci maddesi. Dünyanın en demokratik ülkesinden tutun üçüncü dünya ülkelerine kadar genel geçer bir tanım olarak özgürlük aynı kalıplara sığdırılmıştır. Ortak payda ise her zaman belirli bir çevre tarafından hazırlanması, sistemi sarsmayacak ve karşı durulacak çatlaklar oluşturulamayacak bir temsil benimsemesidir. Her alanda özgürlükleri hazırlayan ve bir nimet gibi sunan bir kutsal bir elin olması bireylerin yumuşak karınlarını sıvazlar. Aynı zamanda bütünleşik sorgulama yollarını tıkayan duvarlar örer. Bu tarihte yeni olmamakla beraber ince hesaplanmış bir fikrin kurgusudur. Şartların değişikliği yolları etkilemiş olup, uyanma niteliği olan fikirlerin kanallarını tıkamaya hazır bir hale getirilmiştir. Peki...

Şiddete şans ver

İnsan kaburgalarını teker teker, usulca ve sindirerek kıracak vahşi bir düzene “merhaba” dedin.  Eğer insanların hayat şartları, kalitesi, standartları gibi kıyaslamalar neticesinde genel bir çizelge üzerinde incelersek belirgin bir A ve B noktaları arasında nerede doğduğun senin hangi kulvarlarda yaşamını idame ettireceğini az çok belirliyor. Gözleri açtığın andan itibaren sana bazı sorumluluklar verilir. Eğer iyi bir aile içerisinde doğan şanslı kesimden isen  bunu A noktası ve civarı olarak kabul edelim imkanların ve seçme özgürlüğün kısmi olarak daha fazla olabilir. Eğer şanssız olan B noktasıysan o zaman senin için zaten kötü olan şartların üzerine bir sürü sorun yaşaman kaçınılmaz. Fakat kaçınılmaz olan diğer ve en önemli gerçek şu ki, sana A ve B noktası haricinde seçim verilmiyor. Bunu doğaüstü bir sistemmiş gibi algılama bu gayet kanlı canlı bir hayalet. Çağlar boyu insan üzerinden beslenen, diğer sistemleri egale eden ve alternatifleri sınırlı olagelmiş bir hayalet. ...

Tarihte Bir Kadın: Emma Goldman

Resim
   Son nefesine kadar toplumun dayattığı herşeye karşı  mücadele eden bir kadın..      Emma Goldman..    Duruşu, konuşması ve fikirleriyle her çağın hırsızlarına korku salan bir Emma Goldman geçti dünyadan. 27 Haziran 1867'de Rusya'da doğan bu kadın yaşamının başında 16 yaşındayken babasının zorla yapmasını istediği bir evliliğe karşı durarak ilk mücadelesini verir. Hayatına Amerika'da devam eden Goldman, Haymarket olayından etkilenir ve haksızlığa karşı sert bir mücadeleye girerek hayatı boyunca savunduğu işçilerin, kadın haklarının, ezilmişlerin yanındaki yerini alır.    Sert söylemleri, cesur konuşmaları yüzünden defalarca tutuklanan Goldman savunduğu fikirlerden asla vazgeçmemiş her zaman hissettiğini topluma yüksek sesle aktarmıştır.    Kapitalizmin boğucu haksızlığı ve adaletsizliği karşısında ezilen işsizlere "iş isteyin, eğer iş vermezlerse ekmek isteyin, ekmek vermezlerse ekmeğinizi alın." diyerek tarihe geçen...

Tarihte Bir Kadın: Louise Michel

Resim
O bir öğretmen, yazar, şair ve başkalarını kendi adına şiirler ve methiyeler yazdıracak kadar onlara ilham veren muhalif bir Kadın.   1830'da Fransa'da dünyaya gelen bu kadın, yaşamı boyunca işçilerin ve yoksulların mücadelesi için savaştı. Duruşu, inancı, mücadelesi, cesareti yanındakilere ve bize ilham kaynağı oldu. Feminen duruşun aksine devrimci düşünceyi benimsedi. Ve Paris Komünü'nün ön saflarda yer aldı. 3. Napolyon'a karşı geldiği için öğretmenlik yapması yasaklandı. Paris Kömünü' nün bastırılmasından  sonra tutuklandı ve sürgüne gönderildi.   Her seferinde davasındaki kararlılığını belirtmekten çekinmedi sesini yükseltti. “Kendimi savunmak ve birilerinin beni savunmasını istemiyorum. Tüm varlığımla toplumsal devrime aitim ve bütün davranışlarımın sorumluluğunu kabul ediyorum. Yaptıklarımı bilerek ve isteyerek yaptım.” deme cesaretini gösteren bir kadın oldu.   Louise Michel'in askeri mahkemenin önünde söylediği şu söz ortak inancımızı pekiştirir:...