Şiddete şans ver

İnsan kaburgalarını teker teker, usulca ve sindirerek kıracak vahşi bir düzene “merhaba” dedin. 

Eğer insanların hayat şartları, kalitesi, standartları gibi kıyaslamalar neticesinde genel bir çizelge üzerinde incelersek belirgin bir A ve B noktaları arasında nerede doğduğun senin hangi kulvarlarda yaşamını idame ettireceğini az çok belirliyor. Gözleri açtığın andan itibaren sana bazı sorumluluklar verilir. Eğer iyi bir aile içerisinde doğan şanslı kesimden isen  bunu A noktası ve civarı olarak kabul edelim imkanların ve seçme özgürlüğün kısmi olarak daha fazla olabilir. Eğer şanssız olan B noktasıysan o zaman senin için zaten kötü olan şartların üzerine bir sürü sorun yaşaman kaçınılmaz. Fakat kaçınılmaz olan diğer ve en önemli gerçek şu ki, sana A ve B noktası haricinde seçim verilmiyor. Bunu doğaüstü bir sistemmiş gibi algılama bu gayet kanlı canlı bir hayalet. Çağlar boyu insan üzerinden beslenen, diğer sistemleri egale eden ve alternatifleri sınırlı olagelmiş bir hayalet. Senden öncekileri A ve B noktaları arasında sıkıştırıp sömürdü, hırpaladı, ezdi, kullandı, üzerinden tır gibi geçti evet bunu yaptı ve yapmaya da devam ediyor. Lakin bu çılgınlık neden kabul edildi çünkü bir gün iki gün de değil çağlardan beridir devam eden bir sistem. Şunu da belirtmek gerekir ki bu bir sistem eleştirisi değil. Niyet son derece yavan bir sistem eleştirisi yapma rezaleti ardından A ve B noktası arasındaki hapishaneye dönme entelliği değildir. Asıl amaç entelliği veya A ve B arasındaki rezalet çıkmazı tartışmak da değil.  A ve B sınır duvarlarını yıkacak şiddete şans vermek.

Eğer bazı çözümler üzerine ter dökülecekse öncelikle sınırların farkına varıp kısır döngüyü delmek gerekiyor. Bize satılan kavramları tekrar sorgulamak başlangıç için etkili bir adım olabilir. Herşeyi kontrol eden “Tanrılar” ve “Efendiler” ne istiyor, sınırlı insan ömrünün tüm günleri, emek, güvenlik, inanç, mutluluklar, hüzünler, umutlar ve daha nice bireyi birey yapan şeyler ve en  nihayetinde bunları çalarken bunları sorgulayacak beyin. Hadi bu sirkülasyonu deldin ve sorguladın vahşi sistem, kapitalizm falan yazdın bağırdın tezler ürettin, durum tespiti yaptın, herkesin kulağına su kaçırdın. Peki neticesinde ne oldu. Tüm bunları A ve B noktaları arasında yaptın. Bu kavramların içini boşalttın normalize ettin ve koltuğuna çekildin. Trajikomik tarafı ise bundan bir sonuç bekledin. Olmadı. Yıllar boyu aynı şeyi tekrar tekrar denesen bile çaban okyanusu bardakla boşaltabilme ihtimalinden daha az. Kimseyi boğmaktan kurtaramazsın. Çünkü aynı sistem sana bardağı veriyor. Ki canı isterse bardağını kırma yetkinliğine sahip. Bu en iyi ihtimalli senaryo bile olabilir. 
 Evet sen okyanusa doğdun ve sisteme merhaba dedin. Bu durum sana kendini  balık hissettirdi. Suda boğuldukça bunu makus talihin saydın çünkü  böyle öğrettiler. İliğine kemiğine bunu işlediler. Bunu her soluk alışında unutmaman için tekrar hatırlattılar malum sen bir balıktın ya unutabilirsin, sürekli hatırlatacak yasalar, kurallar, gelenekler ürettiler. 
Bu potansiyelin hakimiyetini kırmak için öncelikle balık olmadığının farkına varmalısın. Çünkü sen bir bireysin. A ve B noktalarının sınırları oyun kurucularına ait sana değil. Ama bir gerçek varsa sen o sınırlara kesinlikle ait değilsin. 

Evet Kırılma noktaların da  oldu. Ama toplumun  geleneksel tahammül sınırı sana susmanı söyledi. Bu da ayrıca sistem duvarları arasında çok satanlarda, ucuz ve etkili. Sus ve yaşa. Pardon yaşamak kavramının buradaki saf hali iliklerinden söküldüğü için aslında neyden yoksun olduğunun da farkında değilsin. Tek değerin olan özgür bir birey olarak yaşamak ritüeli senden alındığı için  kırık kaburgalarınla boğulma süreci dokunmasa gerek. 
Tüm bunlar ne oluyor? En saf biçimde şiddet.

Şiddet nedir peki? 

Şiddet, A ve B noktalarının tam arasıdır. Seni bu iki nokta arasına hapsedip sana özgür olduğunun söylenmesidir. Bu iki nokta arasındaki uçurumu normal görmenin altındaki vahim körlüktür. Boğulmanın seyredilmesi keyfi şiddettir. Eşitlik kavramının gömülmesidir. Dışlanmaktır, hor görülmektir. Tecavüz edilmektir. Birbirini ezmek üzerine kurulu sistemler geliştirmektir. Bireyi metalaştırmak, objeleştirmektir. Fikirlerine kelepçe takmak şiddettir. Şiddet bir ekmek için ölmektir, yoksulluktur, yoksunluktur, Şiddet, şiddeti normalize etmektir. 

Bu şiddet kimseye öğretilmedi. Rutinin bir parçası haline getirilmiş mazoşist ruh hali satıldı çünkü. Bu ruh hali benimsendi. Benimsenmesi için kurallar kondu, yaptırımlar benimsendi. Kimse yoksulluktan intihar etme vakasının altındaki şiddeti irdelemedi. Ama bir bankanın camının indirilmesi şiddet sayıldı. Tecavüz olayları toplumun psikolojik şiddet bakışına hitap etmedi ama on kişinin yan yana gelip protesto bilinci vandalizm kalıbına hemen sığdırılır. Şiddet kavramı bize satıldı. Diğer bütün kavramlar gibi. Hakim sistemin ayağına taş değdirecek her şey kalın harflerle şiddet oldu. Ama ekmek parası için ölenlerin akıbeti şiddet sınıfına dahil olamadı. Bu orman kanunlarını yazanların sınırı. 

Şiddet, boğulmaktan bıktığın an verdiğin yaşama mücadelesi değildir. Sahip olduğun içgüdüler neticesinde bu sistemi parçalamak istemen değildir. Seni senden ayıran bu bütün hotlağın organlarını çıkarmak değildir. Senin etini kemiğini parçalayan kolu kesmek değildir.  Emeğini sömüren leşleri yok etmek değildir. Seni ezenleri yıkmak asla şiddet değildir. Senden çalan hırsızı, sana tecavüz edeni, seni öldüreni, seni bunlara alıştıranı taşlamak ve kitabını yakmak değildir. Bunları renkli yayınlar ile güzelleyerek seninle dalga geçenleri imha etmek tabi ki şiddet değildir. Uzadıkça insanlığın saydamlaştığı binaları imha etmek değildir.

Başkasının çizdiği sınırlar dışından şiddet kavramı yeni bir anlam kazanıyor. Tabi ki emek de, tabi ki kadın da , çocuk da..
Bugüne kadar diğer uzlaşmacı çözüm yolları hep hüsrana uğradı. Çünkü kapasiteleri belirli iki noktanın dışına çıkmadı. Ha niyet edip bitirmek isteyen nitelikli takım elbiseler de şiddeti durduramadı. İçleri boşalmış sitemli melankoliler ruh daraltmaktan öteye gidemedi. Yazılanlar rafa kaldırıldı. Sözcükler anlamsız kaldı.
Yeni anlamlara ve şiddete şans ver!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yerel basın kaderine terk edildi!

Sanat, 1 Film

Sosyal devlet