Kayıtlar

modernizm etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Bizden önce BEN

  Bir gün uyanıyorsun kafanın içinde kalabalığın dumanı tüten yıkıntıları. Gözüne çarpan şey renkli ışıklar. Ekrandan  gelen sesler beynini  yoğun  bombardımana tutmuş göz kamaştırıcı efektler ruhunu hipnotize ediyor.  Sıyrılıp merakla etrafında ne olup bittiğine bakmaya çalışıyorsun. Dışarı adımını ilk attığında yapay güzellikler ruhunu incitiyor. Ama bunu söyleyemeden unutuyorsun. İnsanlarla konuşmaya çalışıyorsun her seferinde hayret ediyorsun. Dehşet içerisinde onlara olan tüm bunlar ne diye soruyorsun kendine. Ama tabi ki çok geç artık, bunları ifade edecek zamanın olmuyor. Zamanla sen de   başka bir çaren olmadığını düşünerek uyum sağlamaya çalışıyorsun. Herkes aynı orkestrada çalıyor gibi aslında. Önce seni bir şeylere inandırıyorlar. Tabi ki bu orkestrada farklı enstrümanlar olduğu gibi farklı inançlar da oluyor.  Senin inanç sistemini oluşturan tek temel ise orkestraya nereden katıldığın oluyor. Bu senin seçimin olmuyor ama orkes...

O'nun Adı Ömür!

  Şehiriçi otobüsün bunaltıcı kalabalığıyla gürültünün arasında kaybettiğim dengemin boşalan koltuğa oturup, karşımda O'nu gördüğümde ismini koyamadığım farklı bir duyguyla değiştiğini damarımda akan kanda bile hissettim. Kalp ritmimde düzensizlikle beraber bakışlarım istemsizce O'nun yüzüne kilitlendi..    Tedirgin gözleri bir sağa bir sola doğru hızlı hareketlerle gidip geliyordu. Bakışları hiç bakmadığım gibi bakıyordu kuru görüntülere. Herşeye hakim ve herşeyi boşvermişlik ikilemi arasında evrenin o küçücük alanında hükmediyordu tarihin tozlu ve çetin yaşanmışlıklarına..    Bu adam kimdi? Yüzü nasıl olur da herkesten farklı şeyler anlatıyordu?    Hava rüzgarlı ama sıcaktı. Kışı ardında bırakan bu mevsimde üzerine  kazak ve üstüste iki mont giyinmişti. Korktuğu, soğuğun bedenine çarpması mı yoksa insan ömrünün bitirebileceği sebepler mi diye düşünürken gözlerime hiç bakmaması huzurumu kaçırmıştı. Gözünün içine bakmak isteği içinde toplumu...

Modern Zombiler

   İki katlı bir binadan bakıyorum kalabalığa..    Gürültülü bir sessizlik bir insanı ancak bu kadar rahatsız edebilir. Görüş mesafeme girip çıkan yürüyen, koşan, telaşlı, terli, umursamaz, yaşlı, genç erkek ve kadınlar dengemi bozuyordu. Acının beden bulmuş hali olan insan yığınları bir bir görünüp kayboluyordu gözümün önünden..    Algılarım tıkanıyor baktıkça..    Doğum ve ölüm arasındaki sıkışmanın yansımasını izliyorum. Ve hava umursamaz bir tavırla kapanıyor içine. Hava ağlamaklı ve görkemli bir hüzün barındırıyordu içinde. İnsan seline darılmış olmalı diye düşünüyor insan umutsuz karanlığına baktıkça..    Akla gelen ilk soru nereye gidiyor bu insanlar ne için koşuşturuyorlar. Bir yerden bir yere gitmek için mi nefes alıyorlar yoksa nefes almak için mi bir yerlere gidiyorlar?    Sarsıcı bir tempo tutuyor herkes.. Duygusal bir şarkının ayrı notaları gibi birbirlerinden habersiz varolma savaşı veriyorlar. Yol boyunc...