Kurallar ve Toplumsal Düzen
Kurallarla doğar, kurallarla büyür, kurallara ölürüz..
Insanlık tarihi başladığında,sınırlı sayıda olan kurallar silsilesi bugün hayatımızda bambaşka bir anlam taşıyor. Süreç tam olarak bilinmese de devasa kurallar kafesinin içinde sıkışmış kendimizi özgür hissetmek için başka kurallara sığınan topluluğundan başka birşey değiliz. Bugün aldığımız her nefes belirli bir kurala uyularak, iş hayatı, eğitim hayatı hatta özel hayat bile ister yazılı ister kültürel bir takım otoritelerin denetimi altında.
Ilkel çağlarda insanlar belirli kurallar çerçevesinde mi hayatlarını idame ediyorlardı yoksa içgüdüsel kurallar mı vardı diye sorarsanız. Hayır yoktu. Bir bebeği düşünelim, doğduktan sonra yaşamını devam ettirebilmek için gerekli herşeye sahip. Bir anayasa olmadan kişisel ihtiyaçlarının farkında. Acıktığında ağlama refleksi vermesi gibi. Aynı şekilde bebeğin annesi de bebeği için yapması gerekenleri içgüdüsel olarak bilip yapmakta. Hayatının ilk evresinde bir kurala ihtiyaç duymayan insanoğlu nasıl olur da daha sonra başkasının kurduğu kurallara bağımlı kalır.
Tabi insan ister istemez etrafında binlerce kuralın nerden ve neden oluştuğunu sorguluyor.
Neden bunca kural var?
"Kurallar toplumsal düzeni sağlamak içindir" cevabı hemen hemen herkesin bilinçaltında yer etmiştir eminim.
Peki toplumsal düzen sağlanabilmiş mi? Imparatorluk savaşlarından sanayi savaşlarına, ırkçılık savaşlarından ikinci dünya savaşına, mezhep savaşlarından Fars baharına..
Ortaya koyulan milyonlarca kural insanlık barışını temin etmeye hala mı yetmiyor?
Demek ki arkasında dağ gibi durduğumuz kurallar yetmiyor ya da baştan sona hatalı.
İnsanların ne yapması gerektiğini söyledikten sonra oluşan kaosun önüne geçilemiyor. Kaosu tedavi yöntemleri de kısır bir döngü şeklinde hepimizi batağına sürüklüyor. Mevcut "kurallar" artık tutunacak zemin, kandıracak ruh bulamıyor.
Klasik olarak tarihte kaşımız gözümüz ya da doğduğumuz o basit kara parçası bizi hemen bir kimliğe sokar ve hemen ilk yapacağımız 'ırkımız' Ya içinde bulunduğumuz toplum İçin kurallar koymak olur. Çünkü bu işin kuralıdır. Herkesin kendine ait farklı ve kendine has kuralları kabul edin Dünyayı çekilmez yaptı.
Hammurabi belki Dünya tarihine kazık atan ilk insanlardan biriydi. Bunu başka yöneticiler de zevkle ve büyük bir gururla takip etti. Sonra dinler var tabi bir sürü hemde. Hepsinin ortak noktası kural koyan ve o "toplumsal düzen" denen şeyi korumaya çalışmasıydı. Herkesin öyle ya da böyle bir dini, kuralları, anayasası, geleneği var. Ama o "toplumsal düzen" Ya da "toplumsal iyilik" yok..
Tarım toplumundan ve ilkel hayattan koptuğumuz gibi bazı sorunlar çıktı. Ya da çıkarıldı. Belki bir takım insanların kişisel ego ve bencilliğinden bir insanlık payına düşen rezilliği ve acıyı çekti gibi senaryolar kurabiliriz. Eğer dünyanın Hala güzel bir yer olduğu konusunda ısrarcı değilseniz mantıklı gelecektir. "Tüm bir insanlığa, bir insan için kural yaratılır." Birileri yolunu bulacak diye birileri yalınayak yaşamaya mecbur edilir.
Çünkü neden?
Çünkü kurallar var azizim..
Birileri açlıktan, birileri susuzluktan, birileri yok yere ölmeli ki bu hayatta Dünya dönsün!!
Yorumlar
Yorum Gönder