Modern Zombiler

   İki katlı bir binadan bakıyorum kalabalığa..

   Gürültülü bir sessizlik bir insanı ancak bu kadar rahatsız edebilir. Görüş mesafeme girip çıkan yürüyen, koşan, telaşlı, terli, umursamaz, yaşlı, genç erkek ve kadınlar dengemi bozuyordu. Acının beden bulmuş hali olan insan yığınları bir bir görünüp kayboluyordu gözümün önünden..

   Algılarım tıkanıyor baktıkça..
   Doğum ve ölüm arasındaki sıkışmanın yansımasını izliyorum. Ve hava umursamaz bir tavırla kapanıyor içine. Hava ağlamaklı ve görkemli bir hüzün barındırıyordu içinde. İnsan seline darılmış olmalı diye düşünüyor insan umutsuz karanlığına baktıkça..

   Akla gelen ilk soru nereye gidiyor bu insanlar ne için koşuşturuyorlar. Bir yerden bir yere gitmek için mi nefes alıyorlar yoksa nefes almak için mi bir yerlere gidiyorlar?

   Sarsıcı bir tempo tutuyor herkes.. Duygusal bir şarkının ayrı notaları gibi birbirlerinden habersiz varolma savaşı veriyorlar. Yol boyunca ritim tutmaları öğretilmiş sosyal kanunların reel hayata uyarlanmasıydı.

   Eşine, işine, aşına yetişme ya da onun için çaba gösterme kavramı bana da öğretilmişti. Sadece herşeye rağmen 'Neden' sorusunu yöneltmek isterdim. Herkes olması gereken yerden mi geçiyordu? Herkes varmak için enerji harcadığı yere vardığında gökteki ürperten karanlık yarılacak mı? Sonsuz mavi yavaş yavaş kanımıza karışacak mıydı herkes yolun sonuna geldiğinde?

   Yüzükoyun yatan bilinçlerin umarsız kavgası cama yapışmıştı. İnsanoğlunun bitmez tükenmez savaşımı sahneleniyordu biraz aşağıda. Grilik saçan bu kuru kalabalık nefes alıyordu ama yaşamıyordu. Zombi karakterlerin modern tarzları çocukluğu sorgulatıyordu bazen. Gerçek olmayan duyguların gerçekmiş gibi dışa yansıtılması girdabı...

   Boyu uzun kalabalığın hisleri korkutucu geliyordu. Herkes herkese benziyordu. Tekdüzelik renkleri karartmıştı adeta. Gökkuşağını siyaha boyamak isteyen eller en çok bu blok bilinç üstünde kendini farkettiriyordu. Herkesi ele geçirme mekanizması kesintisiz işleniyor gibiydi.

   Farkında olmadan yokolmak için sonu olmayan bir yola çıkma serüveni.. Hedefi asla bulamayan bir ok misali caddeleri ve bedeni aşındıran bir koşuşturma içerisinde toz olmak..

   Hayaller ve gerçeklerin çarpıştığı, yığınların yaşam savaşının sınırsız bir dünya ve sınırsız bir kapasitenin daracık sokaklar ve daracık iş yerlerine hapsedilmesi yaratıyordu bu modern zombileri..


   Öğretilmiş gerçekler istediği yere sürüklüyor bu kalabalığı.. Yüzyıllardır uyutulmuş bir bilinç kokuşmuş bir koku salıyordu havaya..

   Aşınan hiçbir yol bilinçsizce feda edilmemeliydi oysaki zamanın katran yüzlü düzenine. Atılan her adım bireyin kendisi için değilde maviye ulaşmak için köprü olmalıydı...






















Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yerel basın kaderine terk edildi!

Sanat, 1 Film

Sosyal devlet