Kayıtlar

MECLİSTE REDDEDİLENLER

(Haber) Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarında, muhalefetin yönelttiği soru önergelerinin Meclis Araştırma Komisyonu tarafından reddi veya cevap verilmemesi toplumda merak oluşturmaktadır. TBMM’nin resmi sitesinde yer alan soru önergelerini ve muhattapları ile ilgili rakamları veriyoruz. 27. Dönem Yasama Yılı içerisinde meclisin son durumu… Verilen soru önergeleri kapsamında 27. Dönem Yasama Yılı’na göz atacağız. İlk olarak 27. Dönem 1. Yasama Yılı’nda cevaplanan sayı 214’tür. Kamu Denetçiliği Kurumu Baş denetçiliğinin temsil, tanıtma ve ağırlama ödeneklerine ilişkin ve Sayıştay Başkanlığının temsil, tanıtma ve ağırlama ödeneklerine ilişkin soru önergeleri de geri alındı. Bu dönem içerisinde rekor sayı ise 2437 ile SÜRESİ GEÇTİKTEN SONRA CEVAPLANAN soru önergeleri oldu. Bu soru önergeleri içerisinde Özelleştirme sonrası Türk Telekom hisselerinin borçlanma nedeniyle bankalara devredilmesine ilişkin, 4+4+4 eğitim sistemine ilişkin, Çorlu’da yaşanan tren kazasına ilişkin ve Kürtçe b...

Bizden önce BEN

  Bir gün uyanıyorsun kafanın içinde kalabalığın dumanı tüten yıkıntıları. Gözüne çarpan şey renkli ışıklar. Ekrandan  gelen sesler beynini  yoğun  bombardımana tutmuş göz kamaştırıcı efektler ruhunu hipnotize ediyor.  Sıyrılıp merakla etrafında ne olup bittiğine bakmaya çalışıyorsun. Dışarı adımını ilk attığında yapay güzellikler ruhunu incitiyor. Ama bunu söyleyemeden unutuyorsun. İnsanlarla konuşmaya çalışıyorsun her seferinde hayret ediyorsun. Dehşet içerisinde onlara olan tüm bunlar ne diye soruyorsun kendine. Ama tabi ki çok geç artık, bunları ifade edecek zamanın olmuyor. Zamanla sen de   başka bir çaren olmadığını düşünerek uyum sağlamaya çalışıyorsun. Herkes aynı orkestrada çalıyor gibi aslında. Önce seni bir şeylere inandırıyorlar. Tabi ki bu orkestrada farklı enstrümanlar olduğu gibi farklı inançlar da oluyor.  Senin inanç sistemini oluşturan tek temel ise orkestraya nereden katıldığın oluyor. Bu senin seçimin olmuyor ama orkes...

Borçluyuz!

O gün.. haince vurulan sadece Abdi İpekçi değil ya da hain bir pusuda sessizliğe gömülen üstat Uğur Mumcu değildi. O gün üstatların hayatını feda ettiği gazetecilik mesleği haince vuruldu. Gazeteciliği, gazetecilik mesleğinin kutsallığı çerçevesinde yaşayan ve yaşatanlarla beraber  gömdüler.. Gazetecilik benim için bir tutku, bir vicdan meselesi. Uğur Mumcu gibi mesleği hakkıyla icra eden, umut kaynağı olan ve gazeteci ismini sonuna kadar hakeden idollerin meslek ahlakını okuyarak mesleğe olan saygımı gerçek hayata uyarlamak adına bu bölümü okuyorum. Çok geçmedi ki içinde kahramanların olduğu, kötülerin ipliğininin pazara çıkarıldığı ve herkesin pamuklara sardığını zannettiğim gazetecilik mesleği, çoktan içinin boşaltılıp, paravan olarak kullanılıyormuş. Bu mesleğin içine girdikçe mesleğin evrildiği nokta beni hayretler içerisinde bıraktı. Benim de yeniden sorguladığım ve Türkiye toplumu olarak tekrar sorgulamamız gereken toplumun vicdan aynası olan bu dördüncü gücün geldiği nokt...

Tarihte Bir Kadın: Alieen Wuornos

Resim
   İlk kadın seri katil..    Seri katil ve bir kadın kelimesi birbirine her ne kadar zıt gibi görünse de dünya 20. Yüzyılın ikinci yarısı tarihe bir kadın seri katil bıraktı.    Alieen Wuornos bir seri katil olmasına rağmen kamuoyu gözünde ve vicdanında masum kabul edilir. Bir kadının hayatı boyunca maruz kaldığı saldırganlık ve şiddetin doğal bir tepkimesini temsil eder. Alieen bir katil aynı zamanda kurban ve kadın olmasından kaynaklı maruz kaldığı ağır psikolojik travmalar yaşayan çoğu kadın örneğinden sadece biridir.    Bu kadın(lar) yargılanmaktan önce anlaşılmayı hak ediyor. Tabi ki şiddete ve saldırganlığa karşı tepkisi herkes tarafından aynı kabulleri görmeyebilir. Ama anlaşılmayı ve sonuna kadar dinlenmesi toplumsal yaralarımızdan birininin sarılması hususunda bir borçtur.      Alieen, herhangi bir kadın veya herhangi bir insan nasıl bir (canavara) dönüştürülür?  Bu gözden kaçırdığımız ama hepimizin hayatında a...

Tarihte Bir Kadın: Emma Goldman

Resim
   Son nefesine kadar toplumun dayattığı herşeye karşı  mücadele eden bir kadın..      Emma Goldman..    Duruşu, konuşması ve fikirleriyle her çağın hırsızlarına korku salan bir Emma Goldman geçti dünyadan. 27 Haziran 1867'de Rusya'da doğan bu kadın yaşamının başında 16 yaşındayken babasının zorla yapmasını istediği bir evliliğe karşı durarak ilk mücadelesini verir. Hayatına Amerika'da devam eden Goldman, Haymarket olayından etkilenir ve haksızlığa karşı sert bir mücadeleye girerek hayatı boyunca savunduğu işçilerin, kadın haklarının, ezilmişlerin yanındaki yerini alır.    Sert söylemleri, cesur konuşmaları yüzünden defalarca tutuklanan Goldman savunduğu fikirlerden asla vazgeçmemiş her zaman hissettiğini topluma yüksek sesle aktarmıştır.    Kapitalizmin boğucu haksızlığı ve adaletsizliği karşısında ezilen işsizlere "iş isteyin, eğer iş vermezlerse ekmek isteyin, ekmek vermezlerse ekmeğinizi alın." diyerek tarihe geçen...

Tarihte Bir Kadın: Louise Michel

Resim
O bir öğretmen, yazar, şair ve başkalarını kendi adına şiirler ve methiyeler yazdıracak kadar onlara ilham veren muhalif bir Kadın.   1830'da Fransa'da dünyaya gelen bu kadın, yaşamı boyunca işçilerin ve yoksulların mücadelesi için savaştı. Duruşu, inancı, mücadelesi, cesareti yanındakilere ve bize ilham kaynağı oldu. Feminen duruşun aksine devrimci düşünceyi benimsedi. Ve Paris Komünü'nün ön saflarda yer aldı. 3. Napolyon'a karşı geldiği için öğretmenlik yapması yasaklandı. Paris Kömünü' nün bastırılmasından  sonra tutuklandı ve sürgüne gönderildi.   Her seferinde davasındaki kararlılığını belirtmekten çekinmedi sesini yükseltti. “Kendimi savunmak ve birilerinin beni savunmasını istemiyorum. Tüm varlığımla toplumsal devrime aitim ve bütün davranışlarımın sorumluluğunu kabul ediyorum. Yaptıklarımı bilerek ve isteyerek yaptım.” deme cesaretini gösteren bir kadın oldu.   Louise Michel'in askeri mahkemenin önünde söylediği şu söz ortak inancımızı pekiştirir:...

Bize Kalan Miras 1

İnsanlığın nerden geldiğini  hepimiz merak ediyoruz. Bunun için türlü araştırmalar yapıldı, kaynaklar ve arşivler talan edildi, yüzlerce tez ortaya atıldı. Elbette hak edilir bir değer taşıyan bu konu kolayca kapanmaz. Somut ve soyut her türlü enformasyona açığız. Voruluş sırrımızın her ne kadar günlük rutinimizde fazla bir önemi yoksa da merak duygumuz bizi keşfetmeye sürükler. Evet, bir evrenin varolduğuna içerisinde yaşam denilen mucizelerin kendine yer bulduğuna sonsuz inancımız var. Bu  konuda hemfikiriz. İnancınız ne olursa olsun ister Tanrı’nın, ister Allah’ın, ister leylekleri bu döngüye dahil edin. Bu ‘genetik’ inançlarınızı sorgulamak adına bir teşebbüsüm yok, olamaz da. Konumuz bizim bu Dünya’ya neden ve nasıl geldiğimiz olmayacak bu sohbette. Sadece biz insanlar ve diğer insanlar. Parantez açmak istediğim konu insan(lar) insan(lar)’a ne yaptı, hangi düşünceleri miras bıraktı. Bugün geldiğimiz nokta, gelmek zorunda olduğumuz  nokta mı? Başka bir insanl...